28 Mart 2011 Pazartesi

Hemingway'den 5 Öğüt… İyi Yazmak İsteyenlere!

“Ancak bu kadar oluyor!”

Genç yazarların eleştiri aldıklarında başvurdukları bahanelerden biri…

“Ancak bu kadar oluyor! Ne yapayım? Sonuçta Hemingway değilim.”

Gerçekten de edebiyat dünyasında birine gıpta edecekseniz, hatta birini taklit edecekseniz Hemingway’den iyisini bulmanız zor.

Öyleyse bakalım “daha iyi ve daha etkili yazmak” isteyenlere Ernest ne gibi tavsiyelerde bulunmuş:

1. Kısa cümleler kullanın.
Hemingway’in kısa ve öz bir üslubu vardı. ‘Minimalist’ti. Lafı dolaştırmaz, tüm o süslü sıfatları, edatları, bağlaçları atar, ‘sadede gelirdi’! Örneğin “The Old Man and the Sea” ile ilgili olarak kardeşine gönderdiği bir mektupta, “Bu kitapta gereksiz yere kullanılmış tek bir kelime bile bulunmuyor” diye yazdığı söylenir. (Green Hills of Africa’daki 424 kelimeden oluşan cümleyi tabii ki istisna kabul ediyoruz. Bu kadar çok şey yazınca arada kantarın topuzu kaçabilir!)

2. İlk paragrafınız kısa olsun.
Buna söyleyecek fazla bir şey yok. Kısa olsun işte!

3. Kuvvetli/diri/tutkulu bir dil kullanın.
Hemingway’in kullandığı ifade ‘vigorous’. Anlamlarından birini seçip istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. Bence şunu demek istemiş: Biraz terleyin, acı çekin, öyle aklınıza ilk geleni yazmayın.

4. Negatif değil pozitif olun.
Hemingway’in etrafına gülücükler saçan bir ‘sevgi kelebeği’ olmadığını düşünürsek (ki adam intihar etti), acaba gazetelerin sağlık köşelerinden fırlamış gibi duran bu ifadeyle ne demek istiyor olabilir? En mantıklı yorum şu: “Bir şeyin nasıl olmadığını değil nasıl olduğunu söyleyin.” Örneğin “Cihazınızda hiçbir hata bulamadık” yerine “Cihazınız tamamen sağlam” demek gibi…

5. Asla 4 kuralınız olmasın.
Modern internet dünyasında ‘4 kural’ diye bir şey olamaz. Blogger’lığın kitabında 3 ve 5 var! Evet, Hemingway’in öğütleri aslında 4 tane! Henüz 18 yaşındayken Kansas City Star’da çaylak bir muhabir olarak işe başladığında bir tür ‘biçem şablonu’ olarak eline tutuşturulmuş olan bu listeyi, “Yazı yazma konusunda öğrendiğim en faydalı kurallardır” diye niteliyor. Ve devam ediyor: “O kuralları hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım. Gerçekten söylemeye çalıştığı şeyi hisseden ve yazan, biraz da yetenekli herhangi bir insanın bu kuralları uyguladığı takdirde başarısız olması imkânsızdır.”

Öyleyse listeyi 5’e tamamlayalım. Hemingway’in bir sohbet esnasında F. Scott Fitzgerald’a söylediği ve ‘baş öğüt’ kabul edilebilecek şu sözüyle: “Bir sayfalık başyapıt yazarken doksan sayfa çöp çıkarırım!”

14 Şubat 2011 Pazartesi

Adeus Ronaldo!

2003'teki bir röportajından: Dünyanın en iyi futbolcusu? "Tüm zamanlar için Pele. Şu anda ise... Beni saymazsak Zizou." Peki seni de sayarsak? "Ben ve Zizou!" Kylie mi Britney mi? "İkisi de... Beraber! Heh heh."

Ve şimdi: "Artık dayanamıyorum. Devam etmek istedim ama yapamıyorum. Maçta bir harekete niyetleniyorum ama hareket istediğim gibi olmuyor. Artık vakit geldi."

Corinthians'ın Copa Libertadores'ten elenmesinin ardından Ronaldo motivasyonunu kaybettiğini belirterek sezon sonunu beklemeden futbolu bıraktı. 18 yıllık kariyere 15'i Dünya Kupası'nda olmak üzere 400'den fazla gol sığdı. 1996, 1997 ve 2002'de Dünyada Yılın Futbolcusu seçildi.

Corinthians taraftarlarının Libertadores şokunu sağa-sola saldırarak unutmaya çalışmasının Ronaldo'yu bu karara yönelttiği söyleniyor. 1 gün önce de Roberto Carlos taraftardan kendisine ve ailesine yönelik tehditler geldiği için Corinthians'tan ayrılmıştı.

Palestine’s brand new women’s football league!

İlk maç öncesi Sureeat Ramallah takımının oyuncuları ısınıyor.

11 Şubat 2011 Cuma

Fri-endly

Oyuncularını Dünya Kupası'na bile göndermemenin yolunu arayan kulüpler için 'dostluk' maçları iyice angarya halini aldı. Öyle ya, sen milyonlar ödeyip transfer et ya da 5 yaşından itibaren yatırım yaparak elemanı yetiştir, gitsin milli takımın dostluk maçında sakatlansın. 8 ay kenarda otursun, döndüğünde 3-4 ay da form tutmak için uğraşsın... Bu hafta arası futbol takviminde yine 'uluslararası dostluk' için ayrılmıştı. Ben Arjantin - Portekiz ve Fransa - Brezilya maçlarına bir ara göz attım. Hiç de 'friendly' görünmüyorlardı. 'Çatır çatır' top oynanıyordu. Futbolcuları sigortalama uygulaması yaygınlaşsa bile bu dostluk maçlarının ömrü pek uzun olmayacak, birkaç sene içinde büyük kulüplerin baskısı nedeniyle azalarak bitecek gibi...

27 Ocak 2011 Perşembe

Racket abuse by Wawrinka!

Barca’da Başarının Sırrı 'MVP'…

Barcelona’nın bu sezon La Liga, Şampiyonlar Ligi ve Kral Kupası’nda fırtına gibi esmesini sağlayan unsurların başında, Messi, Villa ve Pedro’dan oluşan hücum hattının inanılmaz formu geliyor. 3 oyuncu henüz Ocak ayında olmamıza rağmen toplamda 70 gol kaydetti. Katalan ekibinin taraftarları, isimlerinin baş harflerine atıfla ‘MVP’ olarak niteledikleri bu üçlünün performansını büyük memnuniyetle karşılıyorlar.

Barca’nın hücum üçlüsünden Lionel Messi, bu sezon resmi maçlarda tam 35 kez fileleri havalandırdı. Arjantinli yıldız ligde 17 maçta 19 gol kaydederken, 6 Kral Kupası maçında 7 gol, Şampiyonlar Ligi’nde ise 6 gol atmayı başardı. Messi, İspanya Süper Kupası eşleşmesinde Sevilla’ya attığı 3 gol de dahil edilince toplam 35 gole ulaşmış oldu.

Valencia’dan transfer edilen ve kulübe çok çabuk uyum sağlayan David Villa, ligde 19 maçta 14 gol buldu. ‘El Guaje’ lakaplı oyuncu Şampiyonlar Ligi’nde 5 maçta 2 kez; Kral Kupası’nda ise 4 maçta 1 kez fileleri havalandırdı ve toplam 17 golle takımına katkı yapmış oldu.

Barcelona’daki etkinliği her sezon artan ve “kulübün gelecekteki yıldızı” olarak gösterilen Pedro Rodriguez ise teknik direktörü Pep Guardiola’nın güvenini boşa çıkarmadı ve 18 golle takımının başarısında önemli rol üstlendi. Pedro ligde 19 maçta 11 kez gol sevinci yaşarken Kral Kupası’nda 4; Şampiyonlar Ligi’nde 3 gol kaydetti.