26 Haziran 2010 Cumartesi

Grup maçlarının ardından...

• İkinci tur eşleşmeleri arasında sonucunu en çok merak ettiğim maç İngiltere – Almanya… Rekabetin boyutlarını anlatmak açısından şu iki örneği vereyim: 1-) Uwe Seeler’in 1970’teki golünü bir spiker şöyle yorumlamış: “Yaşlı bir Alman futbolcunun iyi bir zamanlamayla sıçrayıp attığı gol, İngilizlere Luftwaffe’nin yıllarca süren hava saldırılarından daha fazla hasar verdi!” 2-) Mayıs 1938’de Berlin’de oynanan bir maç var. İngiltere 6–3 kazanmış. Son golü atan Gordon, top ağlara giderken tribüne dönüp “bu gole selam durun" diye bağırmış. 110 bin seyirciden ses çıkmamış.

• İberya’nın iki yakasının eşleşmesinde gönlümün kimden yana olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ama bu turnuvada ‘tiqui-taca’ şu ana dek işe yaramıyor. Tiqui’si var, taca’sı yok gibi… Oyuncular “hangi turda elenirsek kaç gün tatil yaparız” hesaplarını yapıyor gibi… Yanlış anlamayın lütfen, bana öyle geliyor sadece… Herhangi bir duyum almadım. Xavi’yle telefonda görüştük ama bu konu hiç açılmadı! Aslında pek de haksız sayılmazlar. La Liga 16 Mayıs’ta bitti. Kupa finalleri, vs. derken, bazıları evine gitmeden milli takım kampına katıldı. İspanyol basınını bugünlerde en çok korkutan senaryo şu: “İsviçre maçı bir kazaydı diyoruz ama ya Euro 2008 bir kazaysa!”

• Gereksiz yere koşturup durmanın bir işe yaramadığını ben bizim kedilerden biliyorum. 5 Güney Amerika takımı da gruptan çıktı. 3 takım daha gelse muhtemelen onlar da çıkardı. Düşünün ki Arjantin’e ‘6’ atan Bolivya eleme grubunda dokuzuncu olabilmişti. Oysaki grup maçlarında 32 takım arasında ‘en çok koşan takımlar’ istatistiğini çıkarmışlar (ne gerek varsa... o ayrı). 5 Güney Amerika takımı ‘son 7’de! Arjantin 31’inci… Güney Amerika’yı sevmek için bir sebep daha! Merak edenler için, o sıralamada sonuncu Nijerya, birinci Avustralya…

• FIFA, Hollandalı bira markası Bavaria'nın mini etek şovunu ‘ambush marketing’ olarak yorumlamış ve aşağıdaki resimde gördüğünüz güzel hanımları tribünden yaka-paça dışarı attırmıştı. Şimdi Japonya'yı da diskalifiye etsinler o zaman! ‘Honda’ ve ‘Matsui’ FIFA'nın resmi sponsoru mu? Yarın bir gün markaların oyunculara isim sponsoru olmasını kim engelleyebilir? Mesela “İsviçre forması giyen gurbetçi futbolcu Atiker”…

• “Futbol boş işlerin en dolusudur!” Ben demiyorum, Arrigo Sacchi söylemiş.

11 Haziran 2010 Cuma

Başlıyor mu ne!

Bugün futbolun 29 Şubat’ı… Futbolun ‘artık yıl’ı…

4 sene beklersin. Arada kalan yıllarda Avrupa Şampiyonaları, Afrika, Amerika Kupaları yapılır ama hiçbiri Mundial’in yerini tutmaz. 1 ay boyunca Gökkuşağı Ülkesi’ndeki maçları beynimiz sulanana dek izleyeceğiz. Yeni ‘futbol dulları’ ortaya çıkacak.

Siyasi açıdan ortalık karışık… Ama ne zaman karışık olmadı ki? ‘İnsan faktörü’ işin içinde olduğu sürece bu değişmeyecek. “Tüm dünyada barış…” Ben çoktan umudumu kaybettim.

Aklım sararak izlediğim ilk Dünya Kupası “İtalya 90”dı. Branco’ya içirilen 'Kutsal Su'yun bize siyasetçiler tarafından yutturulacak dalaverelerin yanında zemzem suyu gibi kalacağını, çok sonra öğrenecektim.

Kupayı ‘Batı’ Almanlar kaldırırken, ‘Sovyetler Birliği’ gruptan çıkamayacak, ‘Çekoslovakya’ ve ‘Yugoslavya' ise çeyrek finalde elenecekti.

4 yıl sonra “Amerika 94” gelip çattığında bu ülkelerin hiçbiri hayatta olmayacaktı.

Oysaki aynı günlerde okulda bize şunlar söylenmekteydi: “2. Dünya Savaşı’ndan sonra artık devletlerin devamlılığı ilkesi hâkim, NATO da bunun en büyük güvencesi, vs.”

Şimdi 32 takımlık listeye bakıyor ve soruyorum: 4 yıl sonra bu ülkelerden hangileri olmayacak acaba?

Türkiye kupaya niye gidemedi diye herkes hayıflanıyor ama alın size pozitif bir bakış açısı: En azından 4 yıl daha bölünmeyeceğiz!